DİĞER
“Ataç’ın 'edebiyat teorisi'yle sistemli bir ilişkisi yoktur. Belirli bir edebiyat ekolüne bağlı kalmak yerine çoğunlukla sezgilerine, öznel yargılarına, zevklerine; okuduğu kitaplardan, dinlediği müziklerden oluşturduğu sanat 'telakki'sine güvenir. Kendi döneminin modalarına, sanat alanındaki egemen yargılara cesurca karşı çıkıp Divan Edebiyatı’nı, alaturka musikiyi Türk kültür hayatından aforoz edildikleri 1930’lu yıllarda sahiplenmiştir.”
K24'te Eylül ayının ilk vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"İnsanın kendine yalan söylemesinde, kendini ötekileştirmesine, düşünceyi oluşturan sessiz diyaloğun hakikatle yüzleştirici işlevinden kaçıp megafonla ötekinin (kendi benliğinin) kulağı dibinde bağıran bir cazgıra dönüşmesine şahit oluruz."
Billy Wilder sinemasının kıyıda köşede kalmış cevherlerinden Ace in the Hole, Gezici Festival kapsamında izleyiciyle buluşacak. Wilder, filmde bir gazeteci kahramanı merkeze alarak toplumun yozluğunu anlatıyor
Yalnızca dilimize, edebiyatımıza değil, insanlığa, dünyaya da büyük bir armağan olan, hepimize eşsiz güzellikte ve çağlar boyu yaşayacak destansı yapıtlar, romanlar sunan, armağan eden Yaşar Kemal'e bilmeden bir cümle armağan etmiştim...
Çok değil, bundan 10-15 yıl önce kapitalizm öyle bir araç/medya geliştirecek ki, insanlar en kişisel bilgilerini, en mahrem yanlarını, en özel anlarını ortalık yerde seve seve paylaşacak denseydi, herhalde bu kuruntuya öncelikle istihbarat şefleri gülerdi
Türkiye'yi sosyolojiyle, diyalektikle, doğal haklar doktriniyle, liberal hukukla, muhafazakâr siyaset teorisiyle anlamaya çalışanlara sesleniyorum: Yanılıyorsunuz
Söylem öznesi “Yalan söylüyorum” dediğinde (bile!) yalan söylemiyor olabilir, çünkü yalan öznenin değil, sözcenin yüklemidir...
Derin keder öldürür sözcükleri, sonra sessizlik katleder her şeyi. Zaman geçer, bedenleri örter. Zaman mezar taşı üstüne mezar taşı diker. Agota Kristof’unki yaşamın dile getirilemez yanının öyküsü…
Levent Cantek: Sadece yazarlar değil herkes çok yazıyor, çok şey söylüyor, çok konuşuyor. Dedikodu, magazin, tanışıklık, aktüalite çok karışıyor, böyle olunca biri hakkında yazmak zorlaşıyor
© Tüm hakları saklıdır.